9 Ocak 2012 Pazartesi

Dairy of a Wimpy Kid 2



Çocuk filmi deyip de geçmeyin. Anne karakteri muhteşem! Hele bir de küçük oğlu Greg'e beğendiği kızı sorduğu sahne var ki surat ifadesi aynı ben...
<a href="http://www.bloglovin.com/blog/3354616/aylinin-halleri?claim=v2ckk7darnd">Follow my blog with Bloglovin</a>

9 Mayıs 2011 Pazartesi


ANNELER GÜNÜ

Nasıl keyifli geçti anneler günü kelimelere sığmaz... Oğluşlarım iyi ki var! İkisiyle de ayrı ayrı harika anlar ve yenilikler paylaştım. Neşe dolu bir gün geçirdim!

28 Nisan 2011 Perşembe

Yaşasın!!! Geçtim, geçtim geçtim... Yuppie!
Endişelenmedim desem yalan olur. bir de üstelik ya sınav tekrar edilirse korkusu. Rüyalarıma girdi... 56 almışım ve kazanamamışım. Kabusum oluyordu neredeyse. Sonunda sonuçları açıkladılar da rahatladım. Artık sıra ikinci etapta... Bir anlamda yeniden başa döndüm. Hem de şimdi bir değil bir sürü sınav... Yeni bir heyecan! Haydi bakalım hayırlısı...

10 Şubat 2011 Perşembe

Zamanla Oyun

zamanı dondurabilir miyiz acaba. hani şu click filmindeki gibi. bir uzaktan kumandayla. filmin tamamını hatırlamıyorum ancak kumandanın düğmeleriyle aynı bir film izler gibi hayatını izliyor ve farklı realiteleri yaşıyor. kesinlikle mümkün. ancak geçmişten arınmak ve gelecek kaygılarını terk etmek suretiyle. o zaman sadece hayal ettiklerini yaşıyorsun. yoksa geçmiş sahneler şifalandırman için sürekli farklı şekillerde karşına çıkıyor. ancak böyle özgürleşiyorsun ve özgürleşmeye devam ediyorsun. her sahnede o saf enerjiyi yakaladıkça bir sonraki realiteye doğru hareket ediyorsun. bu yazdıklarım ne kadar anlaşılır bilemiyorum. hissettiklerimi düşüncelerle ifade etmeye çalışıyorum. anlama çabamın parçaları bunlar. aslında anlamak da gerekiyor mu bu durumu yaşamak için pek emin değilim. bırak içselleşsin ve senin bir parçan olsun yeter. bunları yazmaya devam ettikçe midemden gurultular yükseliyor. herşey nasıl da birbiriyle eşzamanlı gelişiyor. mükemmel bir enerjinin parçaları. hislerimle neleri harekete geçirebiliyorum. bu gücü hissedince birden kaçma hissi devreye giriyor. varlığımın gücü karşısında şaşkınlığa uğruyorum.

31 Ocak 2011 Pazartesi

Balık Hafıza

balık hafızalı olmak isterdim. yaşadığım her anı akabinde unutmak ve sonra yeni anı dolu dolu yaşamak. böylece geçmişte asılı kalmaktan kurtulurdum. hem de anı biriktirmeyip, deneyim biriktirmemiş olurdum. yani gelecek kaygısı diye birşey de yok olurdu o zaman. bir tek beğenmediğim yanı var oda güzel anıları biriktirememek olurdu. peki acaba selektif olunabilir mi bu balık hafızalılık konusunda? bilmem ki. hayat bunu öğrenmekle geçiyor şimdilik. keyif veren anıları biriktirmek ve diğerlerini delete etmek. oldu mu ya! ne kadar korumacı bir yaklaşım diyenleri duyabiliyorum. kötü anılar olmadan iyilerini nasıl ayırt edeceğiz. peki neden sadece iyi ve kötü var ki. aralarda birşeyler yok mu? sadece siyah ve beyaz renklerin olduğu bir dünya gibi. başka hiçbir renk olmadığı gibi griler de yok... aman tanrım nasıl bir şey bu. sadece siyah ve beyaz olarak acaba bir resmi cizebilir misin? sanki olasılık dışı gibi geliyor... denemeliyim....

25 Ekim 2010 Pazartesi

İlk İzlenimler

Blog için isim seçmek çok kolaydı ilk aşamada. Sonra birden "Nasıl olur?" sorusu ve şimşekler çaktı. Yani şimdi kendimi afişe mi edecektim. Bütün örtüleri ve perdeleri kaldıracaktım. Transparan olacaktım. Bu nasıl bir duyguydu. Binlerce endişe ve kaygı birlikte üşüştüler. Gerçekten tanınmak, görünmeye izin verdiğinin ötesinde keşfedilmek... Oldukça tehlikeli sulardı benim için. Kalbimi ne kadar açacaktım? Şimdiye kadar oluşturduğum roller, kimlikler ne olacaktı? Ardı arkası kesilmeyen yüzlerce ve binlerce soru ki zihnim takip etmekten yoruldu.

İşte tam o sırada bir ses "Aman canım boşver gitsin!" diyiverdi. "Ne olursa olsun. Bütün sahneler yıkılsın. Yeni bir sahne kurulsun, yeni dekorlar, yeni kostümler ve oyun başlasın."

Bu oyun ki yaşam oyunu. Uçsuz bucaksız bir sahne. İstemediğin kadar çok dekor, kostüm, oyuncu. İstediğin gibi metin yazmakta özgürsün. Ancak bu özgürlüğün ne kadarı sana ait belli değil. Ayrıca özgür olduğunun farkında mısın o da ayrı bir muamma.

Acaba daha önce bu metni gördüm mü? Sahneledim mi? Her sefer belki başka yorumlarla. Ya da başka oyuncularla. Yaratıcılıkta sınır yok... Her an her saniye değişime açık. Sen yüzleşmeye hazır olduğun sürece ve teslim olduğun kadar varsın.